Yaşam

Sabah kaç kişi evden çıkıyor ve kaç kişi eve dönüyor?

Sabah dört kişilik çekirdek ailenin tüm fertleri kalkıp nefis bir kahvaltı yaparlar. Anne ve baba işe, çocuklar okula gitmek için evden çıkarlar. Huzur içinde evden çıkan baba iş yerinde yaşadığı tatsızlıktan sıkılır. Kayınvalidesi annesini arar ve onu kızdırır. Bir de bütün gün okulda güçlerini tam olarak boşaltamayan çocuklar var. Annenin başında kaynana, tartışmanın başında babanın arkadaşı; Sabah 4 kişiyle evden çıkarken, akşam 6 kişi eve dönüş yolunda olan aile. Buna çocukların sonsuz gücü de ekleniyor. Ahh ohh, sabahlar yok.

Anne hırsını kaynanasından alamamış, kocasının peşindedir. Baba da iş yerindeki arkadaşına kızmış ama bir şey diyememiş, o da takılacak yer arıyormuş. Anne ve baba iç çatışmalarını sürdürürken iki çocuk da tüm güçleri ve meraklarıyla ortama girerek okları atarlar. Ah yavrular anne ve babalarının pimi çekilmiş el bombaları gibi olduklarını bilmezler. Patlayacak yer arıyorlar. Çocukların en ufak bir olumsuz hareketine sabrı kalmayan anne ya da baba, istenmeyen ilk hamlede amacını belirleyip kendini oraya atar ve patlar. Sonra patlamayan taraf, “Çocuklara ne bağırıyorsunuz!” diyerek olaya karışır ve mekan enkaza döner. Kadın, kocasının annesi aracılığıyla girer ve tüm ailesini terk eder. Adam ne kadının çirkinliğini bırakıyor ne de onun dırdırından bıkıyor. Sonra hoppppp vur, çal, çal. Gerisi mutsuzluk, pişmanlık, öfke, çekişme, gürültü…

Burada en büyük hatayı yapıyoruz; sabrımızı gerçekten kullanmamız gereken insanlar için değil, hayatımıza dışarıdan bu şekilde dahil olan insanlar için tüketiyoruz.

Yukarıda da belirttiğim gibi siz istemediğiniz sürece kimse huzurunuzu bozamaz. Huzurumuzu bozan bir başka sebep de zihnimizde taşıdığımız olaylar ve kişilerdir. Kimse onları açıp içine koymuyor! Tamam, misafirperver bir toplumuz, ama aklımızda neden insanları konutlara taşıyalım? Onları konuta taşımak yetmezmiş gibi bir de yolda sımsıkı tutuyoruz masrafı unutayım diye. Onları eve getiriyoruz ve onlara çay kahve ısmarlıyoruz.

Hatice ve Hasan yıllarca aynı hatayı yaptılar. Hatice’nin kayınvalidesi ve kocası bu kadar zihinsel olarak meşgul ve dış işlere bağlı olmasaydı, sorunlarının çoğunu kökten çözeceklerdi. Akılları bu kadar dolu olmayacağı için çocuklarına karşı sabırlı olabileceklerdi. O çocukların da aklına ve bedenine vakit ayıran bir aileleri olduğu için fesat peşinde koşmaz, aile üyelerinin ilgisini çekmeye çalışmazlardı.

Hani zihninizde taşıdığınız her kişi ve olay, hem ruhunuza hem de bedeninize bir yüktür. Dışarıda kalan dışarıda kalır. O kadar kolay olmadığını söyleme, efendim. Sadece sor, inan. Siz evde başkaları için uğraşıp huzurunuzu bozarken, kavganıza ve sabrınıza sebep olan insanlar bunun farkında bile değiller. En keyifli anlarınızı zihninizde taşıdığınız kişi ve olaylara feda ediyorsunuz. O zaman ailende ne sabır kalır ne de saygı. En kötüsü ne biliyor musun? Sabrınızı tüketen o zehirli fikirleri evinize taşımanız yetmiyormuş gibi bir de onları alıp geceleri yatağınıza taşıyorsunuz. Her gün yatakta kim bilir kaç kişi uyuyor. Eşinden ayrılan bir arkadaşım “Eşimle hiç yatmadık, her gece kayınvalidemi yatağımıza taşıdım, işini de eşim taşıdı” dedi.

Sabırlı olmanın en kıymetli kurallarından biri de aklımızı başkalarına köleleştirmemektir. İnsanlar fikirlerinizi işgal ederse, sabrınızı kaybedersiniz. Çünkü bu niyetler tüm gücünüzü emer. Bu durumdan kurtulmanın en güzel yolu, kiminle yaşıyorsan onunla sorununu hemen halletmek. Kimseyi aracı yapmayın. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır derler! Bence gerçekten öyle. Saygıdan dolayı söylemek istediğinizi söyleyin. İçinizdeki olumsuz duyguyu hapsetmeyin. Karşı taraf anlar mı anlamaz mı bilemeyiz ama siz bu yükten kurtulacak ve zihninizi özgürleştireceksiniz.

Dışarıdan biriyle yaşadığınız tatsızlığı partnerinizle paylaşır mısınız hiç? Demek istediğin bu değil. Eşinizin ailesine, iş arkadaşınıza veya işvereninize kızgın olabilirsiniz veya farklı tatsızlıklar yaşayabilirsiniz. Tabii ki bunu partnerinizle paylaşabilirsiniz. Ancak suçlamadan, yargılamadan, olanlardan o sorumluymuş gibi davranmadan, yakın çevresinden bahsederken aşağılayıcı sözler kullanmadan paylaşmalısınız.

instagram

Bu makalede ortaya konulan fikir ve yaklaşımlar tamamen yazarlarının özgün fikirleri olup, Onedio’nun yayın politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu